Kees Hoek. İsmini her hafta onlarca kez duyuyordum. Nurcan ve Tülay, Hollandaca mealimiz Levende Koran’ı (Yaşayan Kur’an) hazırlarken her Salı ve her Cumartesi günü defalarca adını anardı. Kees, Rotterdam Wolfert Koleji’nden emekli Hollandaca öğretmeniydi.
Hollandaca bir gramer kuralına, bir kelimenin yazımına, bir edatın kullanımına dair incelikli bir konu ne zaman gündeme gelse Nurcan ya da Tülay onun adını anardı. “Ama Kees böyle söylerdi…” “Hatırlıyor musun bu konuda Bay Hoek şunu söylemişti.” Bu cümleler tartışmayı kesin olarak sona erdirirdi. Cümleyi kurar, diğer ayete geçerdik. Hoek son noktaydı.
Önce ayet-i kerimenin mealini ve tefsirini yapardık. Fıkıh ve diğer İslami ilimlerle ilgili konular varsa izah edilirdi. Anahtar kelimelerin muhtemel anlamları üzerinde durulurdu. Birkaç saatlik çalıştayın son bölümünde “Hocam, bu ayetin tiyatrosunu yapar mısınız?” denildikten sonra sebeb-i nüzulünü de içeren bağlamı tasvir etmeye çalışırdım. İşte bu noktadan sonra ders biter, artık çeviri metninin inşası başlardı. Taslak metin yansı cihazı marifetiyle duvara aksettirilir; tüm katılımcıların katkısı talep edilirdi. Bu metin olgunlaştığı sırada tartışma çıkarsa referans Kees Hoek olurdu. Hatta kesin bir neticeye varamazsak Tülay ve Nurcan “Keşke Bay Hoek’un telefonu veya adresi olsa da ona ulaşabilsek ve sorsak” derlerdi. Rotterdam West’teki Mekan’ınımızdaki çalıştaya bazen üç, bazen beş, bazen on beş kişi katılırdı. Hukukçu, imam, akademisyen, Türk, Hollandalı, mühtedi, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk… Değişmeyen iki kişi, asistanlarım Nurcan Davarcı ve Tülay Darıcı… Allah kendilerinden razı olsun.
Kees Hoek, Tülay ve Nurcan’ın liseden Hollandaca hocaları… 2005 yılından itibaren üç yıl boyunca mütemadiyen duyduğum isim… Öğrencileri onun emekli olduktan sonra Newyork’a yerleştiğini işitmişler; ancak irtibat bilgileri yok.
Hollandaca bir meal projesi
Bu arada yeni gelişmeler oluyor… Bizim çalıştay olarak başladığımız ve iki yılda ahesterevlik ederek iki cüzünü ikmal ettiğimiz meal çalışması Mekânımızın mihmandarı sahibü’l-hayrat ve’l-hasenat Ramazan Güngören tarafından projeye dönüştürüldü.
Birgün Ramazan Bey gelerek Kur’an ve Hadis’e giriş dersi olarak başladığımız, sonra bu dersi alan iki grup katılımcı arasından süzülen taliplerle meal çalıştayı olarak devam ettirdiğimiz faaliyeti hızlı bir şekilde projeye dönüştürmemizi talep etti. O günlerde Hollandalı ırkçı ve yabancı düşmanı politik lider Geert Wilders “Müslümanlar Kur’an’ın yarısını yırtıp atmalı” hezeyanını yumurtlamıştı. Ramazan Bey Wilders’e bir cevap vermek istiyordu. Bu cevap entelektüel seviyede ve dolaylı olacaktı.
Ekip olarak projeye temkinli yaklaştık. Öncelikle, mevcut ve devam eden meal hazırlama projeleri varsa onları desteklemek doğru olur dedik. Araştırdık. Birkaç görüşme yaptık. Sahada devam eden bir proje olmadığından emin olduk. Sonra bu işi en iyi yapacak kişinin Abdulwahid van Bommel olacağına kanaat getirdik. Van Bommel o sırada Mesnevi-i Şerif’i tercüme ile meşgul olduğundan kısa vadede meal projesine giremeyeceği anlaşıldı; ancak tavsiyelerini aldık.
Ramazan Bey mealin 2 yıl içinde bitmesini istiyordu. Bizim yöntemimizle beş yıldan aşağı olmayacağını belirttik. Hızlandırmak için Hayreddin Karaman hocaların yaptığı gibi birden fazla çevirmenin aynı anda çalışmasını önerdik. Karaman hocamla da görüşerek teknik bilgi ve yönteme dair tecrübelerinden istifade ettik.
Sonuçta Yasin-i Şerif’e kadar bizim ekip (Fatih, Nurcan, Tülay); Yasin-i Şerif’ten itibaren Özcan Hıdır ve Dr. Yavuz ekibi çalıştı. Bizim ekip yaklaşık 10 cüz, ikinci ekip 3 cüz meal yapmışken yaz tatilinde bu çalışmaları okuyacak bir editör aramaya başladık.
Kul daralmayınca Hızır yetişmez
Bizim Hızırımız Musa oldu… Tatilden önce yana yana editör ararken bir akşam Nurcan sevinç içinde geldi Mekan’a. Bugün Bay Hoek’u gördüm Hema’da dedi. Kees, Newyork’tan dönmüş, Halime isimli Faslı bir kadınla evlenmiş, adına Musa eklemiş… Halime Hema’da çalıştığı için mesai bitiminde onu almaya gelmiş… Nurcan da tevafukan oradaymış. Hemen telefon numarasını ve adresini istedim.
Hiç zaman kaybetmeden Ramazan Bey’le birlikte Barendrecht’e, Kees’in evine gittik. Telefonda randevu almış ve konuyu ana hatlarıyla anlatmıştık. Yanımızda meal örneklerinin çıktılarını götürmüştük. Kees bir iki gün içinde okuyup bize geri bildirimde bulundu. Kendisine metinlerin tamamını ve İngilizce birkaç meal ile tefsir ilmine dair birkaç eser verdim.
Halime de çok mutluydu, Kees de… Bizim içinse, olanlar mucizeydi. En çok ihtiyacımız olan bir anda Kees Hoek ortaya çıkmıştı; hem de Musa adını almış olarak.
Kees 8 hafta Fas’ın el-Cedide kentinde yazlıktayken bizim metinleri okudu. Sonra Mekan’da haftada iki gün yeni surelerin mealini yapmaya devam ederken bir gün de Kees’le buluşarak Fatiha Suresi’nden başlayarak tüm metni birlikte okuyorduk. Hayli tartışmalı, heyecanlı, öğretici bir süreçti. Kees dediğim dedik bir adamdı. Sık sık, bu çevirinin akademik sorumluluğunun bizde olduğunu, kendisinin hedef dille ilgili katkıda bulunduğunu, çevirmenin yerini alamayacağını hatırlatmak durumunda kalıyordum. Çok zeki ve bilgili bir adamdı. Espri kabiliyeti rakipsizdi.
Konuşurken bazen “kadınlar ve erkekler” yerine “insanlar ve kadınlar” derdi… Bakalım fark edecek miyim… Tabii ki fark ederdim ve gülüşürdük.
Al-i İmran Suresi’nde Hristiyanlarla ilgili bir ayet-i kerimenin çevirisi üzerinde çalışırken şöyle demişti:
“Fatih Hoca, sen bunları benim kadar iyi anlayamazsın. Bakara Suresi’nde Yahudileri anlattı, Al-i İmran’da Hristiyanları… Benim ilk karım, büyük çocuklarımın annesi Hristiyandı; Newyork’ta 5 yıl birlikte yaşadığım kadın da Yahudiydi… Şimdiki eşim ise Müslüman. Bu konuda uzman sayılırım. Yahudi ve Hristiyanlar hakkında az bile söylemiş… “
Anlaşılan Kees, üç dini geleneği kadınlar üzerinden öznel tecrübesiyle de deneyimlemişti. Halime’den de çocuk sahibi oldu. Oğlunu bisikletinin terkisine bindirir; Barendrecht’ten bisikletle gelirdi. Böyle yaptığında, ona daha yakın olsun diye bazen şehir merkezindeki halk kütüphanesi civarındaki bir kafede buluşur, çalışırdık. Çeviriyi birlikte kaç kez okuduk hatırlamıyorum. Her defasında kendi düzelttiği metinleri darmadağın ederdi.
Nihayet mealimiz 8 yılda baskıya verilecek hale geldi. İlk baskısı meal için kurduğumuz Lezen Leven (Okuma ve Yaşama) Vakfı ile IUR (Rotterdam İslam Üniversitesi) ortak yayını olarak 2014’te yayımlandı.
Kees, mealden sonra da İslam kültürüne dair kitapların edisyon heyetlerinde yer aldı.
1943 doğumlu Kees Mousa Hoek 2021 yılının 4 Ocağında teslim-i ruh eyledi. Rabbim taksiratını affeylesin. Hasenat mizanını ağır getirsin.
Bu kadar İslam'a hizmet…
Bu kadar İslam'a hizmet etmiş birinin naaş'ını yıkamaktan şeref duydum tek kelime ile,
Allahtan rahmet diliyorum.
Selametle.
Hollanda islam Federasyonu
Başkan Yrd.
Eğitim Başkanı
Ismail KIZILIRMAK
Amin rabbim rahmetiyle…
Amin rabbim rahmetiyle muamele etsin inşallah
Rabbim rahmetiyle muamele…
Rabbim rahmetiyle muamele etsin
Yeni yorum ekle