DÜŞÜNCE

Sade Yazmak

15 Şubat 2020
“Sade” yazmak, “basit” yazmak değildir. Çoğu kimse sade kelimesini basit kelimesiyle aynı anlamda kullanır. Oysa sade, içinde derinlik barındıran bir kavram… Fakat basit, sathidir; yüzeysel, üstünkörü, aceleye getirilmiş yazıdır. Sade yazmak, herkesin “bir şekilde” anlamla ilişki kuracağı, ama üzerinde durdukça, düşündükçe metnin içinde anlam katmanlarının dürüldüğünü fark ettirmek demektir. Derinlikli, nitelikli yazmak... Basit ise, çağrışımları sınırlı yazıdır; hemen anlamı ele verir.

Laikliğin Dönüşümü, Kutsalın Dönüşü: Post-seküler Çağ

12 Şubat 2020
Türkolog Eric Jan Zürcher Türkiye’nin kesinlikle seküler bir devlet olmadığını savunuyor. Hatta bir adım daha atarak Hakan Yavuz’u da referans göstermek suretiyle Osmanlı Devleti’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne nazaran daha bile seküler sayılabileceğini iddia ediyor. Zürcher’in Türkiye’nin seküler bir devlet ol(a)madığı yönündeki iddiasının en büyük şahidi din üzerindeki devlet kontrolü. Zürcher’e göre Türkiye’de devlet din karşısında tarafsız kalmıyor, bilakis dinin alanına girerek ‘iyi İslam’ – ‘kötü İslam’ ayrımı yaparak birincisini destekliyor, ötekini bastırıyor. Türkiye’nin niçin seküler veya laik olamadığı sorusuna ise (soruyu bir toplantıda ben sormuştum) “çünkü Türkiye’nin geleneğinde kilise yoktu” cevabını veriyor.

Ex Oriente Virus (*)

07 Şubat 2020

Hollywood felaket filmleri (Contagion, Resident Evil vs.) ne derece karanlık tablolar çizse ve ne derece toplumun bilinçaltı korkularını kaşısa da, bugün Çin'de ortaya çıkan salgının gerçeklerinin o korkuları beslemeye yetmediği görünüyor: Çin'de açıklanan ölüm sayısı 633 (6.2.2020 tarihi itibariyle). Ünlü SARS gribi ise 349 ölüme neden olmuştu. Tüm dünyaya yayılan bu salgının şu an için Çin dışında yolaçtığı ölüm ise: 2. Bizce bu rakamlar "çok tehlikeli bir salgın" ile karşıkarşıya olduğumuz haberini tekrar düşünmemizi gerektiriyor.

Kraliçe ve Brexit

02 Şubat 2020
Günümüzün sorusu: Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nden neden çıktı? Brexit'in ardında ne var? Bu konunun tartışılmaya başlandığı ilk yıllarda Kraliçe 2. Elizabeth’in bir sözü dikkatimi çekmişti: Mealen “Avrupa Birliği’nde kalmamızın isabetli bir tavır olduğu konusunda bana üç tane rasyonel gerekçe söyleyin” demişti. O zamanlar bu söze bir anlam verememiştim. Malum, anlam vermek, tekili ait olduğu bütüne yerleştirmekle mümkündür. Ben de işte o zamanlar o bütünün ne olabileceğini bir türlü kestirememiştim. Emin olduğum şuydu ki Kraliçe akıllı bir kadındı. Yüzyılları aşan bir tahtın varisiydi. Saltanat süresi neredeyse Kraliçe Victoria’yı geçmişti ya da geçmek üzereydi. Gerek ülke yönetiminde gerek uluslararası ilişkilerde uzun yıllara dayalı gözlemi, yaşamışlığı, deneyimi vardı.

Küreselleşme Perspektifinden Batı Medeniyeti ve İslam Toplumu-Ekonomik Analiz

01 Şubat 2020

Medeniyet kodları örselenmiş olan İslam toplumu, zihni bulandırılan ve sahip olduğu medeniyetle ilişkisi pamuk ipliğine bağlı olan geniş halk kitleleri henüz konunun felsefesini bile anlamaktan acizdir. Ama elbette, mesela çeyrek yüzyıl öncesinden daha iyidir. Bu yaşanan bir fetrettir ve daha önce de (Moğol ve Haçlı istilaları senasında) yaşanmıştır. Fransa Hitler tarafından işgal edildiğinde De Gaulle mücadeleyi bıraksaydı, Fransa ve Avrupa savaş sonunda gözünü bir başka dünyaya açabilirdi. Dolayısıyla hali hazırdaki fotoğraf rehaveti değil, çalışma şevkini artırmalıdır.

Aforizmalar: Rüya Kültürü

27 Ocak 2020

- Son 400 yılın İslam'ı bir "rüya kültürüdür".. Tanrı, hayat ve gerçek burada değil ötelerdedir.. Bu nedenle gerçek tarih yerine "şanlı tarih" rüyası, toplum hastalıklarını teşhis yerine "milletimiz mükemmel" rüyası, geleceği inşa yerine "mükemmel gelecek" rüyası sürdürülmektedir.. Madem ki bu din son dindir, göklerdeki Tanrı onu ve müslümanları korumak ve her düştüğünde yerden kaldırmakla "mükelleftir". Düşmanlar "ne yaparlarsa yapsınlar göklerden gelen bir karar vardır". Rüyaya itiraz ve gerçekle ikaz "dine itiraz" "inançsızlık", "allahsızlık" damgası yiyip mahkum edilmektedir..

GENETÜK-II : Ara Rejim'in Hayat Öpücüğü...

26 Ocak 2020

Sahi kaç kişi hatırlıyor 11 Eylül yıllarında yaşadığımız "Milli bir kıyamet olarak 99-2000 krizleri"ni? O krizlerin provası 5 Nisan Kararları ile yapılmıştı, yıl 1994'tü...US $, bir gecede 19.000 TL'den 40.000 TL'ye fırlamıştı. Yani, Milli Kıyamet'i unutan hafızalar, bunu nasıl hatırlasın, değil mi efendim? Milli Kıyamet, "Anayasa fırlatma Krizi" ardından geldi. Gecelik repo faizleri bilmem kaça çıktı. On yıl bile geçmeden US $, 1.700.000 TL'yi gördü. Bankalar battı, çünkü bir el, birçok cenabetin ellerini daldırarak bankaları boşaltmıştı. Erbakan-Çiller ikilisinin "Refah-Yol"unu deviren irade, elleri ile kurduğu sünepe koalisyona bir guvernör monte etti: Kemal Derviş!

 

Anadolu Aydınlanması Ve Kültürel Geçmişe Sahip Çıkma Zorunluluğu

20 Ocak 2020

Bu anlamda bizler, Anadolu insanı ve Ortadoğu insanları olarak ne zaman ki, teolojiye akıl ferasetiyle bakmayı unuttuk, bilimsel çalışmalardan uzaklaştık, aklı devreden çıkardık, akıldan uzak itaat kavramını devreye soktuk, köleleştik, o zamandan beri ne ilahi ilham kaldı ne de medeniyet. Özellikle Avrupa Rönesansından sonra Avrupalı aydın ve bilim adamlarını övmekten onların çalışmalarına haşiyeler düşmekten başka çok fazla bir başarımız olmadı. Kendi bağrımızda yetişen bilim adamlarının ilham kaynaklarını bir kenara bıraktık, bizi bir anda uçuracak, zenginleştirecek, çağdaşlaştıracak sihirli kılavuzlar aramaya başladık.

Muhammed Ali Fenomeni

17 Ocak 2020

Muhammed Ali kurulu düzene itirazını görsel ve somut bir dille ifade etmeyi başardı. Onun, ezilenlerin gerçek sözcüsü Malcolm X’le birlikte görüldüğü fotoğraflar maşeri vicdanın uyanışı açısından çok önemlidir. İki refik aynı tarikte buluşmuştur o karelerde. Üstelik Martin Luther King Jr’ı da dışlamayan bir yoldur. Adalet herkes için, vicdan herkes için, ahlak tüm insanlık için...

Muhammed Ali, sadece rakibini dövüp kenara çekilen bir boksör olmadı. Rakibini nakavt ettikten sonra söyleyeceği bir cümle çok önemliydi onun için. O cümleler, bir kitabın önsözüne yazılan ithaf cümleleri gibidir. Kitabı herkes okumayabilir, ancak o kitabı eline alan herkes önsöze göz atar ve ithaf cümlelerini bir şekilde okur.

Modern Dünyanın ‘İlah’ı : Piyasa

16 Ocak 2020

Üreticinin, satıcının, tüketicinin rızasına, irade ve inisiyatifine bağlı olmayan ve aksine, bu ekonomik aktörleri kendine kul haline getirmiş olan ‘piyasa’nın hâkimiyetini ve tasallutunu kayıtsız şartsız tesis ettiği ekonomik düzen, fordist üretim tarzı ile teşekkül etmiştir. Son teknoloji makinalarla gerçekleştirilen seri üretim verimliliği zirveye taşımış ve prodüktivite patlaması yaşanmıştır. ‘İlah’laşmış ‘piyasa’ böylece, cennetin bu dünyada deneyimlenmesini takdir etmiştir. Nasıl mı?