Diğer yandan bizde durumun biraz daha vahim olduğunu kabul etmek lazım. Dünyada bizim kadar merkeziyetçi pek fazla ülke kalmadı. Çok farklı coğrafi, sosyal, kültürel, ekonomik şartlarda bulunan 65 bin civarında okulu, 18 milyona yakın öğrenciyi ve neredeyse bir milyon eğitimciyi hala aynı merkezden yönetiyoruz. Bu, ‘şakaysa hiç komik değil, gerçekse çok komik’ dedikleri türden bir şey. Bütün kuralları, öğretmenleri, ödenekleri, hatta ders programlarını (müfredat) aynı merkezden belirliyoruz. Bakanlığın ve TOKİ’nin tip projeleriyle, Antalya’ya da Erzurum’a da aynı okul binalarını kuruyoruz. Eğitim alanında en ufak bir özgürlüğü, kendine özgülüğü, esnekliği, değişikliği, lokal ihtiyacı ve deneysel çalışmayı kabul etmiyoruz.