DİN

Liyakat ve Ehliyetin Önemi

24 Haziran 2019

Ehliyet sahibi insanda aranan liyakat özellikleri ise belli ölçütlerle belirlenir. Liyakat, dar, belli bir ideolojik veya siyasal grubun belirlediği sınırlarla tanımlanamaz. Liyakati belirleyen ölçütler, geneldir ve o ölçütlerde de ahlâkî vasıflar çok önemlidir. Kişilik sahibi, sağlam karakterli, güzel ahlâklı, emin, sadık bir insan, hangi görüş ve düşünceden, hangi inançtan olursa olsun liyakat sahibi demektir. 

Namaz Kılmanın Dayanılmaz Hafifliği

20 Haziran 2019

Çok açıktır ki, Allah nezdinde dini ibadetler, dünyevi hiçbir anlam taşımaz. Dini ibadetlerin, ibadet eden kişi açısından manevi bir anlamı ve sonucu olabilir. Dolayısıyla bir Müslüman ibadet edince, (haşa) rabbini büyütüp, ibadet etmeyince küçültmüyor. İbadetin Yaradana değil, yaradılmışlara faydası var. (Mutlak varlık) Allah’ın Müslümanların ibadetine ihtiyacı yok. (Muhtaç varlık) Müslümanların Allah(cc)’a ibadet etmeye ihtiyaçları var.  Şunu da bilmek lazım: Daha çok ibadet edince daha fazla dünya nimetine mazhar olunmuyor. Makam, para, statü için ne kadar çok yalvarılırsa, kullara bu dünyalıklar o kadar fazla bahşedilmiyor.

İslam Ekonomisinin Yeniden İnşası

23 Mayıs 2019

İslam ekonomisi günümüzde katılım bankaları aracılığı ile somutlaşmaktadır. Katılım bankaların insanı finansal olarak güçlendirdiği doğrudur. Ancak, insanın sadece faydasını, firmaların da karlarını maksimize ettiği bu model islam ekonomisinin nihai hedefi olamaz. İslam bankacılığı insanların birikimlerini daha aktif olarak kullanmak suretiyle özgürleştiği ve güçlendiği sosyal temelleri olan bir bankacılıktır. İnsanın özgürleştirilmesi makasıd-ı şeriadandır ki; makasıd-ı şeria sadece tarafların değil insanın da içerisinde yer aldığı bütün paydaşları muhatap alır. Hangi ekonomik ve finansal aktivite yapılırsa yapılsın bundan etkilenecek her şey hesaba katılır.

İman ve Hayat İçin Güvenin Anlamı

23 Mayıs 2019

Kur’an’ın geniş söz dünyasına göz gezdirdiğimizde insan-güven-toplum ilişkisini anlatan birçok kelime ile karşılaşırız. İman, mü’min, tevekkül, vekîl, velî, İslâm, silm-müslim, sulh, ıslâh, sâlih, sıdk, sâdık, tâ‘at, ittibâ, ‘adl, vüdd, mevedde, rahmet, birr-hasene vs. (Bakara 177, 197, 237; Mâide 2, 8; Enâm 151-153; Hac 30-32; Müminûn 1-11; Hucurât 13). Güven ve barış ortamının doğmasına ve yaşamasına katkı veren bazı nitelikler ise şunlardır: Rahmet, afv-mağfiret (bağışlamak, affetmek), yardım etmek, ahde vefa, sekîne vs. Güven ve güven toplumunun mana ve ruhunu işaret eden bu konulara ilişkin ayetleri tahlil ettiğimizde, kulların Allah ile ilişkisinin mana ve ruhunu aydınlattığını görürüz.

Sadreddin Konevî’de Felsefe Tasavvuf İlişkisi

21 Mayıs 2019

13.asırda Anadolu’da kurulan Osmanlı Devleti’nin düşünce dünyasını anlayabilmek için Anadolu Selçuklu Devletinin son yıllarında düşünsel anlamda tartıştığı konulara ve üzerinde durdukları ilim dallarına bakmak zorunluluğu vardır. Yeni kurulacak bir devletin en önemli adımlarından birisi kendi düşünce eksenini çizmek olacaktır. Bu anlamda Davudi Kayseri ele aldığı konularla ve Anadolu Selçuklu mirasıyla yeni devletin oluşum sürecinde önemli katkıları olmuş bir düşünürümüzdür. Biz bu yazımızda onun tasavvuf ve felsefe konularındaki düşüncelerini irdelemeye, salt tasavvuftan ziyade sorgulayıcı felsefe temelinde düşünsel çalışmalarını ortaya koyduğu konusunda yazımızı şekillendirmeye, görüşlerini ortaya koymaya gayret edeceğiz.

Çünkü Cennetten Kovulduk...

16 Mayıs 2018

Toplumsal ve siyasal düzenlerin yalnızca büyük sorunlar yüzünden değil, aynı zamanda tarihçilerin 'kriz' dedikleri endişe fırtınaları nedeniyle yıkıldıklarını dikkate almamız lazım. Din, bilim ve ekonomi alanında verilen sözler boşa çıktıkça siyaset giderek daha fazla zorlanmaktadır. Haklı gerekçelerle, toplumun şimdiye dek görmediği bir refah seviyesine eriştiği dile getiriliyor. Bunu araştırmalar da doğruluyor. Ancak insanlar gelecekten endişe duyduklarını artık saklamıyorlar. Politikacılar, o endişeleri azaltmaya çalışırken bilmeden yoğunlaştırıyor. Bugün içine düştüğümüz bu ikilem hem toplumu yoruyor hem siyaseti geriyor. Ve muhtemelen o ikilemden kurtulmak hiçte kolay olmayacak!

Faizin Anlamı (III)

04 Mayıs 2017

Kapitalist ekonomide insanlar gerçekte olmayan ihtiyaçlar listesine mahkûm edilmekte, bu ihtiyaçların karşılanması mümkün olmadığında kredi almaları yönünde toplumsal telkinlere maruz kalmakta, yüksek faizle karşılıksız borçlandığı için de ödeyemediği paranın ve para sahiplerinin kölesi-bağımlısı olmaktadır. Faiz verenler bakımından ise herhangi bir sorun bulunmamakta, çünkü genellikle bu kurumlar devlet desteğinde ve garantisi altında çalışmaktadırlar. İslam ekonomisin yasakladığı faiz ise kapitalist ekonominin bel kemiğini oluşturmaktadır.