SİYASETBİLİM

Darbelerin "Başarısızlığı"Na Değil "Hasılası"Na Bakmak - 2

21 Kasım 2017

Cumhuriyetçiler, bu "masum halkın" kandırılmaya müsait, cahil, cahil olduğu için de "safiyâne dinî duygular besleyen", bu duygularının istismar edildiğini anlamaktan aciz, aslında "eğitilebilir", ama eğitimsiz olduğu için "zavallı", bir eğitilebilse artık gerçeği kavrayıp doğru karar verebildiğinde demokrasiyi de hak edecek bir kitle oluşturduğu kanaatindedir. Bu bakış açısı, esasen halkı "cezâî ehliyeti bulunmayan" bir "nesne insanlar yığını" olarak gördüğü için asıl suçluyu daima bu masum kitleyi "süflî iktidar hırslarıyla" baştan çıkarıp "Cumhuriyet'in kazanımlarını hiçe sayacak" şekilde emellerine alet edenler [yani ikinci cenah'ın politik aktörleri] olarak teşhis eder.

Darbelerin "Başarısızlığı"Na Değil "Hasılası"Na Bakmak - 1

21 Kasım 2017

Öncelikle, bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Madem ki elimizde "istenmeyen gelişmeler" biçiminde tarif edilmiş bir cürüm vardır; bu cürmün failleri de "suçlu" olduklarına göre bütün "kolektif suç kovuşturmaları"nda en hassas mesele, "mağdur/masum/ilgisiz/habersiz" olanları ayıklayıp suçta dahli olabileceklerin öne çıkartılmasıdır. Bu, adaletin de bir gereğidir.

Parlamenter Temsili Demokrasi Hazretlerine Saygıda Kusur Etmek

26 Kasım 2016

Temsili parlamenter sistem adı verilen yönetsel mekanizma, aslına bakarsanız, ömrünü tamamlayalı çok oldu. Beşiği kabul edilen Fransa’da bile, hayli zamandır, yönetsel mekanizma “temsili parlamenter” değil. Emin olun, ilk orijinal haline sadık kalmış temsili parlamenter sistem de hemen hemen hiçbir ülkede uygulanmıyor. Nitekim bizdeki bu tartışmalar da yeni değil. Hiç değilse 40 yıldır konuştuğumuz bir konu. Hatta benim yaşımdakiler iyi bilir. Bir ara ikinci Cumhuriyetçiler vardı ve onlara göz açtırmayan birinci Cumhuriyetçiler.  Hikaye çok eskilere dair. Neredeyse ikibin yıllık. Greklere kadar dayanıyor yani.

Siyasî Partilerde Tüzel Kişilik

19 Kasım 2016

Siyasi parti kurumu 19. yüzyılın ilk yarısında tarih sahnesine çıkmıştır. Günümüzdeki partilere benzeyen partiler ise 1830’larda ABD’de doğmuş, 1850’lerden sonra yaygınlaşmıştır. Kronolojide ABD siyasi partileri öncelik alsa da, siyasi partilerin ABD’den dünyaya yayıldığını söylemek çok doğru olmaz. Çünkü İngiltere’de Muhafazakâr Parti ile Liberal Parti’nin kökleri 17. yüzyılın Tory-Whig gruplaşmasına kadar gider: İngiltere siyasi partilerinin başlangıcı Toryler’le Whigler’in siyasi partiye dönüşmesinden başka bir şey değildir. Sonuçta 1830’larda ortaya çıkan siyasi partiler, İlber Ortaylı’nın “bol gürültülü ama kof anayasaların yüzyılı” olarak adlandırdığı 19. yüzyılın en hızlı yayılan kurumlarından biri olmuştur. Bu “yayılma” gerçekleşirken ülkelerin siyasi partilerle tanışmaları da benzerlik göstermiştir: Önce parlamentoda farklı düşüncede olanlar bir araya gelerek grup oluşturmuşlar, sonrasında seçim komiteleri ortaya çıkmıştır. Bu ikisi arasında kurumsal bağ oluşunca da siyasi partiler doğmuştur.

ABD'de Kongrenin Yapısı ve İşleyişi

13 Ağustos 2016

Anayasa uyarınca, nüfus sayımına göre, her 10 yılda bir Temsilciler Meclisi için sandalye dağılımı yapılır. Başlangıçta 30.000 vatandaşa bir temsilci öngörülmüştür; bu oran doğrultusunda İlk Temsilciler Meclisi 65 sandalyeden oluşmuştur. İlk nüfus sayımında 106’ya yükselen Temsilciler Meclisi sandalye sayısının bugün ulaştığı rakam 435’dir.[5] Halen yedi eyalet (Alaska, Delaware, Montana, Güney Dakota, Kuzey Dakota, Vermont ve Wyoming) sadece birer temsilciye sahiptir. Diğer taraftan nüfus bakımından en kalabalık dört eyaletin her biri 20’den fazla temsilciye sahiptir. Örneğin, California’nın temsilci sayısı 53’tür.[6]

Nasıl Bir Anayasa? Nasıl Bir Devlet?

31 Ocak 2016

Devletin üç temel fonksiyonu vardır: 1) Dış güvenlik (milli savunma), 2) İç güvenlik (polis), 3) Adalet. Buna bir de büyük altyapı yatırımları ile eğitim ve sağlığa katkısını ilave edebiliriz. Öteki işleri devlet piyasaya bırakmalıdır. Zira devlet iyi bir işletmeci değildir; devletin iktisadi hayata çok fazla müdahil olması haksız rekabet yaratır; kaynak dağılımında etkinliği bozar; hantallık, verimsizlik yaratır. Devlet eliyle zengin yaratılmaya kalkışılmamalı, piyasalar rekabete açılmalı, devlet bir rant dağıtım ve kısa yoldan zengin olma aracı olmaktan çıkarılmalıdır.