DÜŞÜNCE

Türkiye'nin Acil Gündemi: Özgürlük ve Demokrasinin Tesisi

24 Ekim 2022
Kabul edelim ki, son yıllarda temel hakların korunmasıyla ilgili sorun sadece siyasî ve idarî kadroların ortak yarar ve adalet amacından sapmalarından değil, yargının meslek mensuplarının da artık iyice göze batan ehliyet ve liyakat noksanından da kaynaklanmaktadır.

Okul Tıraşı

24 Ekim 2022
İnsanları yönlendirmede, biçimlendirmede ve beyinleri yıkamada genel anlamda eğitim sistemi, özel anlamda da öğretmen çok etkili araçlardı. Yeni bir toplum ve yeni bir kültür evreni yaratmayı arzulayan modern devlet istediği tarzdaki vatandaşı fordist bir düzenekte fabrikasyon olarak üretmek durumundaydı. Bunun için zorunlu okul sistemi biçilmiş kaftandı. Ulusa bir gelenek icat edilmeli, tarih kurgusu oluşturulmalıydı. Semboller, ritüeller, kurallar geliştirilerek, sivil bayramlar yaratılarak Jean-Jacques Rousseau'nun sivil din dediği seküler bir dinin simgesel boyutu da inşa edilmeliydi.

Özneden Nesneye Bireyden Kitleye İnsan

22 Ekim 2022
Ortak din, kültür ve diliyle tek bir millete dönüşen kitle, ötekisiz bir dünya oluşturuyor. Bu aslında kendinden yoksun kalmaktan daha beterdir. Bütün ötekilerin ötekiliklerinin ellerinden alınıp kitleye dâhil edilmesi, insanlığın yok edilmesine eş değer bir yok oluştur. Böylesi bir teklilik içinde ne rekabet ne mücadele ne çıkar çatışmalarından bahsedebiliriz. Düşmanlıkların dahi yok olmasıdır bu.

Gerçeğin Hakikati Örtmesi

16 Ekim 2022
Bu bağlamda “mevcut, var olan, gerçek” üzerinden kendisini üreten bilim; çağın insanı için mutlak hakikat noktasında ele alındığında kendisiyle çelişip çatışan bir araca dönüşür. Bu durumu modern insanın “tanrı öldü deyip sonra beşeri aklı tanrılaştırmasında” açık biçimde görürüz. Mutlaklaştırılan şeyin tanrılaşıp putlaşması yani bilimin putlaştırılması, bilimin ontolojisi ile kendi iddiası ile çelişir. Bu da insanın bilim vasıtası ile mutlak hakikatle çatışmasını doğurur.

Derme Çatma Kulübemiz Nihilizm Ateşiyle Kül Olurken

16 Ekim 2022
Şu an derme çatma kulübemiz çatır çatır çöküyor.  Bütün iddialarımız un ufak oluyor. Çocuklarımıza berbat bir miras bırakıyoruz. Maddi çöküş aslında manevi çöküşün son safhasındaki bir tezahürü. Ama her şeye rağmen umudumuzu yeşertmemiz lazım.

Postkolonyal Dönemde Sömürü İlişkileri

06 Ekim 2022
Düşünür, sömürgeden kurtulmuş olsa bile, Hindistan’da sınıf farklılıklarının, kast sisteminin, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının devam etmekte olduğunu açıklamıştır. Spivak “Madunlar konuşabilir mi?” sorusu üzerinden “Sessizlerin sesi” olması gereken entelektüellerin, çoğu kez sömüren güçlü tarafın sesi olmaya devam ettiğini üzülerek belirlemiştir. Ancak çemberin dışına çıkabilen cesaretli entelektüeller az da olsa vardır ve çok değerlidir.

Hevâyı İlah Edinmek

24 Eylül 2022
Hevâ, sadece insanın, Rabbine karşı isyanına sebep olmaz; aynı zamanda, insanın diğer insanlara zulmetmesine de yol açar. Böylece insan kin, nefret, öfke, çıkarcılık, tarafgirlik gibi hevâ türlerinin etkisi altında başkalarının haklarına tecavüz eder.

Tanrısını Öldürenlerin Büyümesi Durunca

18 Eylül 2022
Tüm dünya büyük bir kaosa sürükleniyor. Bu kaostan kurtulmanın bir yolu, kapitalizmin şapkadan bir tavşan daha çıkarması ve büyüme motorunu yeniden ateşleyecek yeni bir mucizevi buluş yapması, akla hayale gelmedik bir inovasyon yaratması. Bu da şu an çok muhtemel görünmüyor.

Ağrı Dağı Efsanesi

10 Eylül 2022
Ulaşmanın imkansız olduğuna inandığım çok uzak bir masal ülkesiydi orası. Hep sisli ve karlı. Bazen hava açılınca muhteşem karlı zirvesini seyreder bu uzak ülkenin hayaline dalardım. İşte bu duygular beni dağların masal ülkesine çekiyor ve çok derin duygular yaşıyorum.

Türkiye'nin Enflasyon Sorunu: Nedenler, Sonuçlar, Çözüm Önerileri

06 Eylül 2022
Neden bu kadar çok para basmak zorunda kalıyoruz? Çünkü devasa bütçe açıkları veriyoruz. Neden devasa bütçe açıkları veriyoruz? Çünkü bütçe gelirlerini artıramıyor, ama bütçe/kamu harcamalarını alabildiğine artırıyoruz. Kamu harcamaları neden artıyor? Çünkü savunma harcamalarımız çok fazla; kısa sürede kendini amorti etmesi mümkün olmayan büyük çaplı kamu yatırımlarına girişiyoruz; fizibilitesi iyi yapılmamış Hazine garantili yatırımlara izin veriyoruz; sosyal yardım amaçlı kamu harcamalarında ölçüyü kaçırıyoruz. Yine bu çerçevede dış ilişkilerimizin gergin olması, gücümüzle orantılı olmayan risk alma iştahımız, iç siyasi gerilimin yüksek olması, merkez bankası bağımsızlığını fiilen ortadan kaldıran müdahaleler, liyakatten sapan, kurumları zayıflatan keyfi uygulamalar, belirsizliği artırıp ülke riskini artıran icraat ve tutumlar, zaten olumsuz uluslararası konjonktürle birleşip bize yüksek CDS primi, yüksek kamu açığı, yüksek borçlanma ve para basma ihtiyacı olarak geri dönmektedir.