Hastayı Kaybettik Ancak Ameliyat Çok Başarılı Geçti!
Çalışma hayatımız “yeterli hayat standardında yaşayabilmek için gerekli olan minimum gelir miktarı” olan yoksul sınırının altında bir ücretin geçerli olduğu daha da vahimi bu ücretin yoğunluk merkezinin yoksulluk sınırı değil açlık sınırı olduğu gerçeğidir. Gelir dağılımındaki adaletin/adaletsizliğin bir göstergesi de sayılan orta gelir grubunun gün geçtikçe alt gelir grubuna doğru kayması sadece ekonomik değil aynı zamanda soysal, kültürel, siyasal anlamda da güçlü yansımaları olan ciddi bir sorun başlığı olarak önümüzde duruyor.
Modern Dünyanın Açmazı: Yükselerek Düşmek
Hangi sona nasıl ulaşırsak ulaşalım kıyametin mistik bir tehdit değil nihai menzil olduğu artık daha sık zihnimizi meşgul ediyor. Belki de kıyamet kopacak bir şey değildir, içinde yaşadığımız zamandır. Hindular böyle inanıyor. Uzun bir kötülükler zamanı, sonunda insan türü yok oluyor. Kali Yuga: İçinde yaşadığımız çağ. Kıyamete doğru yol alırken -bu yola Kali Yuga demek mümkün- modern zihin, aslında kendi yok oluşunu hazırlayan insanın “gelişmişliğin zirvesi”ne yol aldığını iddia ediyor. Bilim ve teknolojide şaşırtıcı bir hız ve çeşitlilikte ortaya çıkan yeni icatlar yeni değişimler gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu zirve yürüyüşü aynı zamanda bir düşüş olabilir mi?
Doğu-Batı Arasında
Batılının kendi kültürel birikimi, tarihsel ve sosyolojik gereklilikleri çerçevesinde, evrensellik iddiasıyla etik kaygı gütmeksizin üretegeldiği, sözde bilim, felsefe ve sanat ürünlerini hemen hiç sorgulamaksızın dilimize kazandırmak, referans almak, tekrarlamak ve taklit etmekten başka bir mahareti olmayan yazar/çizer, eğitimci ve sanatçı kadrosu ile, özgün ve özerk (eğitim) kurumlarınız / akademiniz olsa ne olur, olmasa ne olur?
Hollandaca Kur'an Mealimizin Editörü Kees
Kees 8 hafta Fas’ın el-Cedide kentinde yazlıktayken bizim metinleri okudu. Sonra Mekan’da haftada iki gün yeni surelerin mealini yapmaya devam ederken bir gün de Kees’le buluşarak Fatiha Suresi’nden başlayarak tüm metni birlikte okuyorduk. Hayli tartışmalı, heyecanlı, öğretici bir süreçti. Kees dediğim dedik bir adamdı. Sık sık, bu çevirinin akademik sorumluluğunun bizde olduğunu, kendisinin hedef dille ilgili katkıda bulunduğunu, çevirmenin yerini alamayacağını hatırlatmak durumunda kalıyordum.
Soylu, Kaplan ve STK Yasası: Bence Daha Fazlası
Bırakın ilkesel açıdan savunmayı pratik/pragmatik açıdan bile izahı mümkün olmayan bu tarz iş ve işlemler bu ülke için kapan hüviyetindedir. İnsanların aidiyetleri, kimlikleri üzerinden niyet okumalar ile kriminalize edilmelerinin ve müdahaleye açık halde tutulmalarının ne devlet ne de toplum için kabulü mümkündür. Toplumu şaibeli kılacak, devletin keyfi müdahale alanı haline getirecek uygulamalar sadece toplumu güçsüzleştirmeyecek aynı zamanda devleti paranoyak bir hale sürükleyerek hem zafiyetini arttıracak hem de meşruiyetini aşındıracaktır.
Sincar ve Telafer Üzerinden Irak’ın Geleceği
Bilindiği gibi bir tarafta ABD ve İsrail diğer tarafta da İran hep Irak üzerinden restleşmektedirler. ABD Kaasım Süleymani’yi ve Haşd Şaabi’nin Iraklı lideri El-Mühendis’i Bağdat’ta öldürürken, İran da ABD’nin Irak’taki üslerinden birisini füze ile havadan bombaladı. ABD’de yönetimin Biden’a devredileceği 20 Ocak tarihine kadar Trump bir çılgınlık yapıp İran’ın (en azından) Atom Santralı’nı vurabileceği gibi İran’ın da misillemeden kaçınmayacağı açıktır.
10. Yılında Arap Baharı : Hayal Kırıklıkları ve Umutlar
Hali hazırda Arap Baharı’nın başarısız olduğu yönündeki kanaatler çok yoğun olarak bölge içinde ve dışında telaffuz edilmektedir. Baharın yaşandığı ülkeler açısından baktığımızda, şu an Suriye, Libya ve Yemen’de mezhep ve kabile temelli iç savaşlar devam ediyor. Mısır’da yine askeri bir darbe yönetimi, Tunus’ta seçimlerin yapılabildiği istikrarsız bir demokrasi, Bahreyn’de ise baskı altında bir düzen. Bu ülkelerde yaşayan insanların hiç birisi siyasal özgürlük ve refah anlamında devrim öncesindeki dönemden daha iyi durumda değiller.
Roboski, Vicdan ve Türkiye’nin Beka Sorunu
Devlete ilişkin bu ayırıcı ve önemli vasfın askıya alınması daha önceleri müteaddid kereler deneyimlendiği üzere devleti daha güçlü ve emniyetli kılmıyor. Devletin uhdesinde hesap verilmez alanları çoğalttığımızda veya devletin âli menfaatleri(!) namına atılması gereken bazı adımlardan imtina ettiğimizde bu ülkenin birliği, dirliği adına iyi şeyler yapmış olmuyoruz. Tarihsel-toplumsal hayatımıza üzeri örtülmüş, karanlıkta bırakılmış hadiseleri biriktirerek ancak ayağımıza pranga bağlamış oluruz. Acı gerçeklerle yüzleşmek, hatalarımızı-eksikliklerimiz-yanlışlarımızı görmek onları gizlemekten, onları olmamış gibi davranmaktan, ne kadar zor ve maliyetli olsa da, bin kat daha evladır.
Tanrıdan Rol Çalmak
İnsanların insanlara tanrı rolü oynamaları, tek kelimeyle tanrı-tanımazlıktan. Seni gidi putperest seni! Fırsat bulunca nasıl da rol çalışıyorsun Tanrıdan. Düşüncelerimizi daha kırkı çıkmadan salıyoruz sokağa, sonra da ya harami, ya haydut ya zalim olarak dönüyorlar yuvaya.
"Şarkı Söylemek Bağırmak Demek Değildir"
Türk Müziğini egzajere etmesinler yani arabesk yoruma kaçmasınlar. Türk Müziği kendi üslubu içinde yorumlanmalıdır. Aksi halde hiçbir işe yaramaz. Bağırmak şarkı söylemek değildir. Eseri tahrif etmek, şarkının özünü değiştirmek, kendimize göre güzel bir yorumla eseri tanınmayacak hale getirme hakkımız yoktur. Olamaz da...
UNESCO Listesine Giren Minyatür Sanatımız Hakkındaki Bilgimiz Düşündürücü
Türk-İslam resim sanatı için minyatür tanımlaması bile dar gelirken bu sanata süsleme demek takdir ederseniz ki hiç uygun düşmüyor. Elbette bu sanatımızın tüm dünya tarafından takdir edilmesi için emeği geçenlerin çabası gerçekten takdire şayandır. Ne var ki bu tanıtıma öncelikle kendi ülkemizden başlamamız gerektiği gerçeği ile de yüzleşmemiz acı bir durum.
Akıl ve Hislerin Çarpışmasından Ne Çıkacak?
Amerikan seçimleri aşk filmlerinin” (love story) neredeyse her zaman korku filmlerinden (horror story) daha iyi gişe yaptığı bir kez daha ispatlanmış oldu olmasına ama bu durum demokratlar için alarm zillerinin çalmaya başladığı gerçeğini değiştirmiyor.
Aydost Deyince Göğü İnleten Muharrem Ertaş
Muharrem Usta büyük bir saz icracısı, bir bağlama virtüozu falan değildir. Zaten bu tür usta sanatçılar için “iyi” saz çalmak tek başına bir amaç da değildir O, söyleyecek sözü olan ve bu sözü en güzel, en etkili bir biçimde söylemenin yollarını arayan gerçek bir sanatçıdır. İşte bunun yolunu bulduğu içindir ki aynı zamanda bağlamada üslup ve tavır sahibi olabilmiştir. Sazı da, tıpkı okuyuşu gibi, kendine has bir tavır ve stilde, taklidi zor bir ustalıkla çalar. Tıpkı Aşık Veysel’de olduğu gibi...
Neden Kendimize Özgü Kuramlar Oluşturamıyoruz
Vehbi (Başer) hocanın Fikir Coğrafyasındaki “Entelijansiyanın Sefâleti vs. Üstâd Peynir Sefînelerinin Sintine Parodileri” yazısı sanırım belagatın kurbanı oldu. Sanki belagat içeriği gölgeledi, okuyucuyu korkuttu. Oysa önemli şeyler söylüyordu hoca. Vehbi hocanın şarihe ihtiyacı yok ama, benim söyleyeceklerim birinci sitemine ilişkin. Nedir birinci sitemi? Birinci sitemi, kendi sosyo-ekonomik yapılarımızı ve değişimlerimizi açıklayacak özgün model ya da modeller ortaya koyamamamız konusunda. Batının ortaya koyduğu modelleri geriden takip etmemiz de işin tuzu biberi. Türkiye’deki entelektüel-akademik bir ortamın olamaması/oluşturulamamsı bu yoksulluğun en önemli nedenlerden biri.