“Atakan Kayalar, henüz 10 yaşında olmasına rağmen Türkiye'nin son günlerde en çok konuştuğu ismi oldu. Atakan Kayalar'ın sosyal medyada yayılan videosunun ardından herkes onu "filozof" olarak tanıdı.”
- Gazetelerden -
Atakan Kayalar 10 yaşında. Kendi ifadesiyle 5 ayda 250 kitap okumuş. Bir kitap mağazasında felsefe ve mantık filozoflarının eserlerini incelerken çekilen videoda söylediği sözler, okuduğu kitaplar ve ileri sürdüğü fikirler ile sosyal medya fenomeni oldu.. Milli Eğitim Bakanı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Atakan'la ilgili peşpeşe açıklamalar yapıldı.
Atakan haberi medyada hem görüntülü hem yazılı olarak geniş yankı buldu. Ben öncelikle olay ve haberlere yaklaşımımız konusunda birkaç hususa değinmek istiyorum.
- Olaylara Aristo mantığıyla bakıyoruz. Atakan’la ilgili bazıları onu neredeyse Deccal ilan ederken kimileri onu aydınlık Türkiye’nin geleceği olarak görüyor. Ve onun üzerinden kavgalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bir şeyi siyah-beyaz, iyi-kötü, dost-düşman gibi ikili şekilde kategorize edip onun üzerinden tartışma zemini oluşturmak akıllı insanların işi değildir.
- Her şeyin arkasında bir komplo arama alışkanlığımız var. Çünkü komplo teorileri insanın daha çok ilgisini çekiyor. Olay açık ve net olarak ortaya konsa sıradan bir durum olacak iken, ona gizli ve karışık anlamlar yüklemek, olaya sansasyonel bir değer kazandırıyor. Bir şeyi araştırarak, inceleyerek, üzerinde düşünerek öğrenmek yerine mizansen haberlerden, dedikodulardan bilgilenmeyi alışkanlık haline getiren topluma komplo teorileri çok cazip geliyor.
- Bilmiyorum demeyi öğrenememişiz. Yarım yamalak bilgilerle hemen sonuç üretiyoruz. Medyanın gösterdiği çok kısa bilgiyle sanki bütün veriler elimizde imiş gibi bir takım kesin kararlara varıyoruz. Bazen ders anlatırken elimdeki kalemi gösterir. "Bu kaç santim" diye sorarım. Bazıları "15 cm. bazıları 20 cm. vs." herkes bir şey söyler. "Peki bu kalemi hiçbiriniz ölçmediniz. Nasıl böyle kanaata varıyorsunuz" derim. Bir kişinin çıkıp “Hocam ben bu kalemin boyunu bilmiyorum çünkü cetvel alıp onu ölçmedim.” dediğine rastlamadım.
Atakan’la ilgili özel değil ama genel bilgilerle bazı hususlara değinmek istiyorum.
- Medya hemen ona filozof unvanı verdi. Hani felsefeci dense bir yere kadar mazur görülür. Felsefeci bile denemez olsa olsa felsefe kitapları okumaya meraklı biri denebilir. Filozof, felsefe alanında kavram üreten, ekol oluşturan, felsefeye yeni bir boyut kazandıran kişilere denir. Bu haberleri üretenlerin ya kavram bilgisi yok ya da reyting uğruna gerçeği çarpıtmaktadırlar.
- Bir kişinin çok kitap okuması, okuduklarını ezberlemesi onun çok zeki olduğunu, dahi olduğunu ortaya koymaz. Ezber hafıza ile ilgilidir. Eğer ezberi zekâ ile orantılı görürsek hafızları ülkenin en zeki insanları olarak kabul etmemiz gerekir ki bunun hiçbir gerçekliği yok. Düşünülmeden, hazmedilmeden sürekli okuyarak sürekli hafızaya yığınak yapılırsa ve okumaktan düşünmeye, hazmetmeye zaman da bırakılmazsa, okumak insanı değil zeki yapmak, bilakis aptallaştırır.
- Soyutu anlama, soyut kavramlardan anlam çıkarma ve felsefik yaklaşımlar gösterme, ünlü felsefeci Piaget'in de "soyut işlemler" olarak adlandırdığı 12 yaş ve üzerinde mümkün olmaya başlamaktadır. 10 yaşındaki bir çocuğun soyut kavramları anlama ve onun üzerinden fikir yürütmesi ancak ezbere dayanan bir bilgi olabilir. Bir şeyi ezberlemek onu öğrenmek ve anlamak anlamına gelmez.
- 10 yaşındaki bir çocuğun 5 ayda 250 kitap okuması hayatın olağan akışıyla uyumlu olmayıp bir abartı hissi uyandırmaktadır. Ancak bu kitapların nasıl bir kitap olduğu hakkında bilgi verilmemekte, sanki hep felsefe kitapları okumuş gibi bir izlenim oluşturulmaktadır. Bir an için çıkan haberleri doğru kabul etsek bile diğer bir yan etki olarak bu durum çocukta erken kifayet duygusuna yol açacaktır. Bu psikolojik açıdan ciddi sorundur.
- Atakan konunun uzmanları tarafından değerlendirilmeli, üstün zekalı ise ona uygun eğitim verilmelidir. Medya tarafından onun bir reyting malzemesi olarak kullanılması engellenmelidir. Çünkü bu tür olayların psikolojik yan etkileri daha sonra ortaya çıkmaktadır.
Atakan'ın felsefeyle gündeme gelmesi aynı zamanda bu ülkede felsefenin gündeme gelmesine yol açtığı için sevindirici bir durumdur.
Atakan bu ülkenin sevimli bir evladıdır. Umarım ki iyi eğitim alarak bu ülkenin geleceğinde faydalı roller üstlenir.
Teşekkür ederim sizin gibi…
Teşekkür ederim sizin gibi düşünen sayısı ülkemizde %20 geçmez
Yeni yorum ekle