Tanımlamalarımız çoğunlukla kimlikler üzerinden. Bunu aşamadığımız sürece, sınırları da aşamayız. Bu ancak, acıları ve sevinçleriyle, beklentileri ve hayal kırıklıklarıyla insanı anlatmayı becerdiğimiz zaman mümkün olur. Yetmiş iki millet nezdimizde bir olur. Kimlik ikinci planda kalır. Girdiğimiz edebi-sanatsal iklimde kişilik ortaya çıkmaya başlar. Birey olduğumuzu fark eder, sürüden uzaklaşır, kimlikler dışında/üstünde bir insan anlayışına ulaşır, insan olmaya yöneliriz.