DÜŞÜNCE

Kendi Kanını İçen Aslan

17 Nisan 2025
Endoktriner zorunlu eğitimin asırlık geleneği ile devam edilen bir vasatta asırlık düşmanlıkların, çatışmaların üstesinden gelecek nesiller yetişmesini beklemek oldukça zordur. Aksine yeni yetişen nesillerin de büyük bir motivasyonla ateşe odun taşıyacaklarını söylemek kehanet sayılmamalıdır.

‘Şakile’ ya da Trajedinin Teopolitiği: Gazze Soykırımı, Helak ve Sünnetullah

14 Nisan 2025
Bu yazımda, meselenin konuşulmadığını, üstünün örtüldüğünü, konuşulması durumunda ‘hamaset’ konforunun ve popülizmin zarar göreceğini düşündüğüm bir yönünü ele almak istiyorum. Nedir konuşulmayan tarafı bu vahşetin?

Konsomatris Şairler

13 Nisan 2025
Uzun macerasından sonra geldiği noktada şiir ölmüştür. Artık şiir Monna Roza gibi daktilo ile çoğaltılıp elden elde dolaşmıyor. Artık kitleri harekete geçirecek gücü de yok! Şiir popülerliğini yitirmiştir. En radikal şiir yazan şairleri polis takip etmiyor. Devlet artık şairleri hapise atmıyor. Çünkü şiirin ne devrim yapacak gücü ne gazino ve pavyonlarda halkı eğlendirecek coşkusu var.

Neo-Merkantilizmin Hortlaması, Ticaret Savaşları ve Korumacılık: Kendi Ayağına Kurşun Sıkmak

10 Nisan 2025
Dış ticarette gümrük duvarlarının yükseltilmesi, ithalatın kısıtlanması ve yerli şirketlerin himaye edilmesi esasen merkantilizmin hortlamasından başka bir şey değildir. Bu film daha önce görülmüştür. Bu yazıda dış ticarette korumacılığın gerekçeleri, korumacılık politikasının kaçınılmaz sonuçları ve serbest ticaretin erdemleri üzerinde durulacaktır.

Yaş Yetmiş… Bakalım Neresindeyiz Ömrün!

08 Nisan 2025
Evet, asıl olan hayatta emeğinle ve ilkelerinle mücadele ve ayakta durma. Elbette arafta durmak değil. Ama onun bunun yanında olmak da değil, hakikatin, doğruların yanında olmak. Mücadeleni oportünist ve pragmatist  bir makyavelizmle sürdürmek zaten seni sen olmaktan çıkarıyor. Olmazsa olmaz olan başarı değil..İlkeli bir duruşla ayakta kalmak. Kimliğin duruşundur.

Mustafa Everdi ile Bayram Sohbeti

02 Nisan 2025
Tanımlamalarımız çoğunlukla kimlikler üzerinden. Bunu aşamadığımız sürece, sınırları da aşamayız. Bu ancak, acıları ve sevinçleriyle, beklentileri ve hayal kırıklıklarıyla insanı anlatmayı becerdiğimiz zaman mümkün olur. Yetmiş iki millet nezdimizde bir olur. Kimlik ikinci planda kalır. Girdiğimiz edebi-sanatsal iklimde kişilik ortaya çıkmaya başlar. Birey olduğumuzu fark eder, sürüden uzaklaşır, kimlikler dışında/üstünde bir insan anlayışına ulaşır, insan olmaya yöneliriz.

İnsan Olmak ve Anlam Arayışı

26 Mart 2025
İnsan olmakla nasıl bir serüvenin içine atıldığımızın farkında mıyız? Farkında olduğumuzu zannedip, farkındalığın sorumluluğundan kaçmak ya da gereğini yapmamak, kendimizi gönüllü aldanmaya terk etmek değil midir? Bu sorular karşısında verilecek net bir cevabın olmaması da; neyin farkında olduğumuzu bize gösterir? Yahut olmadığımızı…