SİYASET

Kaz Dağları İçin Referandum Yapılsın

07 Ağustos 2019

Kaz Dağlarında ya da Kirazlı Tepe’de tam olarak ne yapılmaktadır? Kimler tarafından yapılmaktadır, yerli ve yabancı ortakları kimlerdir? Bu ortaklıkta ki hisse ve dağılım miktarı nedir? Net olarak devletimizin yüzdesi yani kamu yararı nedir? Ne kadar bir alanı kaplamaktadır? Ne kadar sürecektir? Ne kadar ağaç kesilecektir? Sonuçta ne olacaktır?

Yetinmek ile Görünmek Arasındaki Akrep Çukuru

25 Haziran 2019

Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri 23 Haziran 2019 tarihinde yapıldı. 31 Mart seçimlerine kıyasla beklenmedik bir farkla, CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu seçimi kazandı. Uzun yıllardan beri iktidar halesinden uzak kalmış siyasi çevreler açısından bu sonuç çok büyük bir zaferdi. “Zafer değil” lafı sadece ‘laf-ü güzaf’. Yani, bizler zafer diyelim diye gösterilmiş bir tevazu.

Seçmenlerin Seçimi

27 Mayıs 2019

Televizyon konuşmaları ile seçmen tercihleri arasında oldukça narin bir ilinti var: Bu ilintinin adı mantıksal tutarsızlık. Şunu demek istiyoruz: Televizyon programlarında analitik ve mantıksal olarak tutarlı bir fikri bütünlük dile getirmek mümkün değildir. Dolayısıyla fikir özgürlüğü kapsamına girmesi mümkün enformasyon yayınlayan bir aygıt değildir televizyon. İzahı çok basit: Diyelim ki, kendi içinde mantıksal tutarlılığı ve bütünlüğü olan bir fikir dile getiriyorsunuz. Bir öncülümüz var, “insanlar ölür”. Bu öncülden çıkarımda bulunarak, “Sokrat insandır” kanıtını ileri sürüyorsunuz. Artık bu öncül ile kanıtı ileri sürüldükten sonra, her kim olursa olsun ve her nerede olunursa olunsun sonuç asla değişmeyecektir: “Sokrat da ölür”.

Kürt Sorununun Tarihsel Seyri Ve Arkaplanı (II)

Ali K. Metin
04 Haziran 2017

Beğensek de beğenmesek de gerçek şu ki, asimilasyon politikaları ve algısı Kürt sorununun en önemli sebebini oluşturuyor. Devleti her türlü asimilasyon politikası ve unsurlarından arındırmadıkça sorunun çözülmüş olduğu varsayılamaz. Dahası bunun bile yeterli olup olmayacağı kuşkulu. Türklerle Kürtleri gerçek anlamda tek millet haline getirecek bir ontolojik bütünleşmeyi sağlamaya ihtiyaç var. Dinin bu açıdan önemli bir avantaj olduğu doğruysa da yeterli olmadığı kabul edilmeli. Bölgesel şartları dikkate aldığımızda bu topraklarda tek millet olmanın daha özel, daha kompleks mecburiyetleri olmalı. O da kısacası büyük millet ve güçlü devlet olmaktır diyebiliriz.

Şimdi Ne Yapmalıyız?

19 Mayıs 2017

Türk milli eğitim sistemi üzerine düşen vazifeyi layıkıyla yapmamıştır. Ünlü edebiyat ve siyaset adamı Havel, “eğitim, olgular arasında saklı irtibatları algılama yeteneği kazanmaktır“ diyor. Birde OECD'nin 41 ülkede yaptığı eğitim araştırmasında Türkiye'nin sondan altıncı sırada yer aldığını düşünün! Maalesef Türk çocukları hala know how peşinde yarışıyor, ne özel okullar ne de devlet üniversiteleri know-why ve know-whereto meselesini umursuyor. 

Kürt Sorununun Tarihsel Seyri Ve Arka Planı (I)

Ali K. Metin
13 Mayıs 2017

Kürt sorununu Türkiye’nin yumuşak karnı haline getiren realiteyi doğru şekilde kavrayamadığımız sürece kalıcı bir çözüm ortaya koyma şansımız olamayacaktır. Sorunu teröre indirgeyen bir yaklaşım tarzı ile olsa olsa palyatif çözümler üretilebilir. Ama bu sorunu çözmediği gibi sadece ötelemeye ve hatta kangren haline getirmeye sebebiyet verir. Son kerte, realiteyi bütüncül ve tarihsel bir bakış açısıyla tespit etmekten sarf-ı nazar edemeyiz.

Kestirilemezlik...

17 Nisan 2017

Bu yazı, 15 Nisan 2017’de Referandum’dan bir gece önce bölümler halinde facebook paylaşımı olarak kaleme alınıp kaydedilmiş, fakat seçim yasakları nedeniyle 16 Nisan akşamı bu yasaklar sona erdikten sonra herkese açık bir paylaşıma dönüştürülmüştür. Yazının, bazı ufak tefek ifade ve imla düzeltmeleri dışında, sitemizde aynen yayınlanması uygun bulunmuştur.

İki Asır Evvel, İki Asır Sonra - 1

02 Nisan 2017

Yaklaşık iki asır evvel, III. Selim devrinde kurulan Kara harp okulu (Mühendishane-i Berri-i Humayun) Avusturya örneğine göre düzenlenmişti. Bu okullarda eğitim için Almanca, Fransızca gibi dillerin öğrenilmesi ve Avrupalı öğretmenlerin getirilmesi zorunluluğu doğmuştu. Yabancı öğretmen getirme konusunda isteksiz ve tedirgin olan İkinci Mahmud, Müslüman öğretmen getirtmek için Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'ya başvurmuştu. İkinci Mahmud’a aldığı cevapta şöyle deniliyordu: “Müslümanların arasında henüz modern askerlik ve fenden anlayan bulunmamaktadır.”

Parlamentarizm, Demokrasi ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” Üzerine “Devletlû Olmayan” On Soru

11 Şubat 2017

Bu yazıyı bir “sorular yazısı” olarak kaleme almayı uygun gördüm ve sözü daha fazla uzatmadan sorularımı sıralamak istiyorum. Ancak şu kadarını belirtmeme izin verin: Soruları sükunetle ya da “akademik bir renksizlik” kıvamında sorduğumu iddia edemem. Yönlendirici bir dil kullanmakla itham edeceklere de peşinen söyleyeyim: Bunlar doktora yeterlilik sınavında jüri önünde ter döken bir adaya sorulan akademik sorular değil. Sosyologlar, akademik camianın dışında, kamu meselelerine ilişkin görüş açıklama sadedindeki faaliyetlerini “Kamusal Sosyoloji” başlığı altında sürdürürler. Kamusal Sosyoloji, sosyoloğun kendi tercihleri temelinde yürüttüğü “angaje” bir faaliyettir ve bütün siyasî, sosyal, yaşam biçimsel tercihler meşrudur. Yine de, kendi tercihlerimi dile getirmekten ziyade, “üzerinde düşünmek zorunda olduğumuz” kanaatinde olduğum sorular sormaya çalıştım.

Türkiye'nin Sosyolojisi, Ak Parti ve Geleceği

24 Mayıs 2016

Başkanlık sistemi talepleriyle ilgili bir başka tesbit de, parti liderlerinin  Cumhurbaşkanlığına çıktıktan sonra sistemle ilgili vurgularının çoğalması ve partinin geleceğinin şekillenmesinde bu rahatsızlıklarının etkin olmasıdır. Bu da kamuoyunda sistemin kişisel taleplerle gündeme getirildiği algısını güçlendirmektedir.Siyasi hayatta, toplumsal uzlaşı olmadan elde edilen kazanımların geçici olabileceğine dair pek çok örnek zikredilebilir. Ahmet Davutoğlu’nun 20 aylık bir genel başkanlıktan sıradışı bir şekilde gönderilmesi, bu çerçeveden bakıldığında bir yere oturmaktadır. Yoksa  son noktada isimler önemli değildir. Ayrıca, belirli bir inanç ve ilke geleneğinden gelen bir partinin, meşruiyeti sadece başarı kriteriyle sağlamaya çalışması da tartışılması gereken bir konudur. Ak Parti’nin başarısızlığı sadece bir partinin başarısızlığı olmayacak, bir kesimin Türkiye’deki uzun vadede siyasi hayatına ilişkin bir kanaat da oluşturacaktır.